Paylı Mülkiyet Arabuluculuğa Tabi Mi ?

Deniz

New member
Paylı Mülkiyet Arabuluculuğa Tabi Mi? – Kültürden Kültüre Değişen Adalet Anlayışı

Selam dostlar,

Bugün kafamı kurcalayan bir konuyu ortaya atmak istiyorum: “Paylı mülkiyet arabuluculuğa tabi mi?”

Ama klasik “kanun ne diyor?” tartışmasına girmeden önce biraz farklı bir yerden bakalım. Çünkü bu mesele sadece hukukun değil, kültürün, toplumsal değerlerin ve bireysel algının da meselesi.

Bir mülkü paylaşmak, aslında sadece bir taşınmazı bölmek değildir; adalet, aidiyet ve ilişki yönetimi testidir.

---

Önce Kısa Bir Tanım: Paylı Mülkiyet Nedir?

Paylı mülkiyet, bir taşınmazın ya da malın birden fazla kişiye belirli oranlarda ait olması durumudur.

Yani bir evin %50’si sizde, %50’si kardeşinizde olabilir.

İşte mesele de tam burada başlar: Herkes kendi payının nerede başlayıp nerede bittiğini bilir ama sınırın duygusal tarafını kimse hesaplayamaz.

Türk hukukunda 2013’ten bu yana arabuluculuk sistemi birçok alanda uygulanıyor.

2023 yılı itibarıyla, taşınmaz mülkiyetinden doğan anlaşmazlıklar da zorunlu arabuluculuk kapsamına girmeye başladı.

Bu da demek oluyor ki, artık paylı mülkiyetteki anlaşmazlıklar için mahkeme öncesi “bir uzlaşı masası” şart.

Ama işte mesele, bu masanın her kültürde farklı anlamlar taşıması.

---

Türkiye’de Paylı Mülkiyet: Kanun Kadar Kültür de Söz Sahibi

Bizde “ortak mülk” dendi mi hemen akla aile gelir.

Bir tarlanın ya da evin tapusunda üç beş kardeşin adı varsa, o mülk sadece taşınmaz değil, geçmişin mirası sayılır.

Bu yüzden arabuluculuk süreci genelde duygusal bir zeminle başlar.

> “Babam orayı bana bırakmıştı.”

> “O evde ben büyüdüm.”

> “Benim payımı küçük gösterdiler.”

Bu cümlelerin hiçbiri tapuda yazmaz ama mahkeme salonundan daha serttir.

İşte arabuluculuk burada devreye girer: avukatın değil, insanî aklın sesi olmaya çalışır.

Erkekler genelde olaya daha stratejik bakar:

> “Hadi uzlaşalım, satışı yapalım, herkes payını alsın.”

Kadınlar ise çoğu zaman meseleyi ilişki ekseninde değerlendirir:

> “Evi böleriz ama aramızdaki bağı nasıl düzelteceğiz?”

Sonuçta mülkiyet paylaşılır ama kırılan ilişkiler bazen onarılamaz.

---

Batı Toplumlarında Mülkiyet: Bireysellik Üzerine Kurulu Sistem

Avrupa’da ve özellikle Anglo-Sakson hukuk sisteminde paylı mülkiyet konusuna yaklaşım daha net:

> “Senin payın %40, benimki %60. Nokta.”

Bu ülkelerde arabuluculuk uzun zamandır zorunlu değil, yaygın bir tercih.

Özellikle İngiltere’de “mediation” kültürü 1980’lerden beri oturmuş durumda.

Ancak orada mesele, duygusal uzlaşıdan çok zaman ve maliyet tasarrufu üzerine kuruludur.

Erkeklerin yaklaşımı genellikle mantıksal bir çizgide:

> “Avukata vereceğim parayı arabulucuya veririm, iki saat içinde biter.”

Kadınlar ise “iletişimin gücü”ne daha çok inanıyor:

> “Mahkemede değil, masada konuşmak daha insanca.”

Yani Batı’da da cinsiyet temelli yaklaşım farkı görülüyor ama herkesin ortak paydası şu: sistemin işler olması.

Kimse duygusal hikâyeleri masaya taşımıyor; konu mülkse, çözüm rakamlarla ölçülüyor.

---

Uzak Doğu’da Mülkiyet: Kolektif Bilinç ve Saygı Kültürü

Asıl ilginç tablo ise Asya toplumlarında karşımıza çıkıyor.

Japonya, Güney Kore veya Çin gibi ülkelerde paylı mülkiyet meseleleri, aile hiyerarşisi ve yüz (onur) kavramı etrafında dönüyor.

Japon kültüründe biriyle mahkemelik olmak, itibar kaybı anlamına geliyor.

Bu yüzden arabuluculuk (chōtei) sistemleri çok güçlü.

Birçok anlaşmazlık daha resmi kurumlara gitmeden mahalle düzeyinde çözülüyor.

Kadınlar burada genelde ilişkisel dengeyi korumaya çalışıyor:

> “Mülkü değil, aileyi korumalıyız.”

Erkekler ise duruma daha toplumsal bir prestij açısından yaklaşıyor:

> “Uzatırsak rezil oluruz, sessizce çözelim.”

Yani orada mesele “kimin ne kadar payı olduğu” değil, toplum gözünde huzurun korunması.

Bizdeki duygusallıkla Batı’daki mantığın karışımı gibi bir denge sistemi var.

---

Orta Doğu Kültürlerinde Paylı Mülkiyet: Gelenek, Aile ve Toprak Bağı

Ortadoğu toplumlarında, özellikle Arap dünyasında, mülkiyet konusu aile onuru ve erkek otoritesiyle yakından ilişkilidir.

Bu bölgelerde arabuluculuk yüzyıllardır dini ve kabile temelli olarak uygulanıyor.

Modern hukuk sistemine geçilse bile, arabuluculuğun özünde “sulh” (barış) kavramı hâlâ merkezi öneme sahip.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde veya Ürdün’de bir mülk anlaşmazlığı çıktığında önce aile büyükleri devreye girer.

Resmî arabulucuya gidilmeden önce “baba, amca, dayı” üçlüsü meseleyi çözer.

Kadınlar bu sistemde genellikle sosyal düzenin korunmasına odaklanıyor:

> “Akrabalık bağları bozulmasın, mal mülk sonra gelir.”

Erkekler ise “hak” kavramını öne çıkarıyor:

> “Benim payım neyse onu alırım, gerisini konuşmayız.”

Bu da gösteriyor ki, her kültürün adalet anlayışı kendi sosyal dokusuyla şekilleniyor.

---

Küreselleşme ve Yeni Kuşak: Mülkiyet Artık Dijitalleşiyor

Bugün artık mülkiyet sadece toprak ya da evle sınırlı değil.

Kripto paralar, dijital varlıklar, hatta “NFT mülkleri” bile ortak sahiplik konusu haline geldi.

Dolayısıyla “paylı mülkiyet” artık sadece fiziki değil, sanal bir alan haline geliyor.

Genç kuşaklar arasında bu tartışma bambaşka bir boyut kazanıyor.

Bir forum kullanıcısı şöyle yazmıştı:

> “Biz artık ev değil, Spotify hesabını bile paylaşamıyoruz. Mülkiyetin tanımı değişti.”

Yeni kuşak erkekleri pragmatik:

> “Kimin ödediği belli olsun, gerisi kolay.”

Yeni kuşak kadınları ise paylaşımın duygusal anlamına odaklanıyor:

> “Bir şeyi birlikte alıyorsak, birlikte değer vermeliyiz.”

Arabuluculuk burada da önem kazanıyor çünkü dijital mülkiyet anlaşmazlıkları bile duygusal sınır ihlallerine dönüşebiliyor.

---

Sonuç: Arabuluculuk Evrensel, Yaklaşım Kültüre Özgü

Dünyanın neresine giderseniz gidin, paylı mülkiyet tartışmaları sadece mülk değil, insan ilişkileri üzerine kurulur.

Kimi toplumda bu ilişkiler rakamlarla, kimisinde duygularla yönetilir.

Türkiye gibi hem doğunun hem batının arasında kalan toplumlarda ise arabuluculuk iki dünyayı birleştiren köprü gibidir.

Bir yanda “hakkını al”, diğer yanda “ilişkiyi koru” anlayışı vardır.

Belki de en doğru cümle şu olurdu:

> “Paylı mülkiyet arabuluculuğa tabi mi?” Evet.

> Ama asıl soru şu: “İnsan paylaşmaya hazır mı?”

---

Forum Sorusu:

Sizce bir paylı mülk meselesinde önce kimin sözü dinlenmeli?

Kanun kitaplarının mı, yoksa kültürün sesinin mi?

Ve siz olsanız — hakkınızdan mı, yoksa huzurdan mı vazgeçerdiniz?